Yılmaz, Ankara Sanayi Odası’nın 60. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Grand Ankara Otel’de düzenlenen ödül töreninde yaptığı konuşmada, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından, küresel ekonomide toparlanmanın yavaş ve düzensiz de olsa sürdüğünü ifade etti.
Küresel büyümedeki zayıf seyir devam ederken, jeopolitik risklerin fiyatların oynaklığını arttırdığını ifade eden Yılmaz, bununla birlikte dünya genelinde manşet enflasyonun düşmeye başladığını, çekirdek enflasyonun ise halen nispeten yüksek seyrettiğini gördüklerini dile getirdi.
Önde gelen merkez bankalarının enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası uygulamayı sürdürdüğüne işaret eden Yılmaz, “İmalat sanayi özellikle gelişmiş ülkelerde görece zayıf durumdayken hizmetler sektörünün son dönemde hafif de olsa toparlanma içinde olduğunu görüyoruz. Böyle bir küresel iklimde geçtiğimiz yıldan bu yana ekonomimizde belirsizliği azaltıcı, tüm sektörlerin önünü daha net görebileceği politikaları hayata geçiriyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizlik. Belirsizliği ne kadar azaltırsanız, öngörülebilirliği ne kadar arttırırsanız ekonomiye de o derece güç vermiş olursunuz.” diye konuştu.
14-28 Mayıs 2023’teki seçimlerle birlikte siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını vurgulayan Yılmaz, halkın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven tazelediğini, Meclis’te ise Cumhur İttifakı’nın net bir çoğunluk elde ettiğini anımsattı.
“Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil”
Yılmaz, hemen seçim sonrasında tüm taraflarla istişareler içinde hazırladıkları Orta Vadeli Program ve Kalkınma Planı ile birlikte politika belirsizliklerinin de ortadan kalktığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Yerel seçimler meselesiyle bazı tartışmalar yaşandığını görüyoruz. Bunların hiçbir zemine sahip olmadığını bir kez daha buradan ifade etmek isterim. Yerel seçimler makro politikaların değişme ihtimali olan seçimler değil. Genel seçimlerle meclis belirlenir, hükümet belirlenir, ulusal düzeyde politikalar belirlenir. Yerel seçimler ise ilimizin, şehrimizin yönetimiyle, yerel hizmetlerle ilgili seçimlerdir. Dolayısıyla bu yerel seçim vesilesiyle makro politikalarımız konusunda yapılan tartışmaların hiçbir zemine sahip olmadığını, spekülatif bir takım söylemlerden ibaret olduğunu ifade etmek isterim.”
Enflasyonla mücadele, mali disiplinin sağlanması, büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerin güçlendirilmesi için çalıştıklarını ifade eden Yılmaz, “Eş zamanlı bir şekilde bütün bu alanlarda çaba sarf ediyoruz. Dünya ekonomisi geçtiğimiz yıl yüzde 3 civarında büyürken, Türkiye ekonomisi olarak yüzde 4,5 büyümeyi sağladık.” dedi.
Enflasyonun temel meseleleri olduğuna vurgu yapan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Burada mücadeleyi kararlılıkla ve uzun vadeli bir perspektifle sürdürmemiz gerekiyor. Dünyada da böyle, bizde de böyle. Bütün dünyada enflasyonla mücadele belli bir zaman alan bir mücadele. Burada kararlılık göstermemiz, doğru politikaları ısrarla ve sabırla takip etmemiz önemli. Gündelik değişimler olabilir. Bunları bir kenara koyarak söylüyorum. Esas mesele politika çerçevenizdir ve doğrultunuzdur. Doğru bir yola girmişseniz er veya geç hedefinize ulaşırsınız.”
“Enflasyonla mücadelede aylık bazda sonuçlar almaya başladık”
Cevdet Yılmaz, enflasyonla mücadelede aylık bazda sonuçlar almaya başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Ocak ve şubat biraz beklentilerin üstünde geldi. Ama giderek ivme kaybediyor, kaybedecek. Martla birlikte bunu daha da göreceğiz inşallah. Mayıs ayına kadar yıllık enflasyonda bir ciddi gerileme beklemiyoruz. Hazirandan başlayarak fiilen yıllık bazda enflasyondaki belirgin düşüşleri de göreceğiz. Yılın ikinci yarısında bu düşüşleri göreceğiz. 2025 yılı için Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz yüzde 15’ler civarında bir enflasyon. 2026 için ise tek haneli enflasyona yeniden dönüşü öngörüyoruz. Buna göre bütün planımızı programımızı yapmış durumdayız.”
Dünyadaki olumsuz şartlara rağmen ihracatın çok iyi bir performans gösterdiğine dikkati çeken Yılmaz, Orta Vadeli Program hedeflerine de rahatlıkla ulaşabileceklerini düşündüğünü ifade etti.
Yılmaz, cari açıktaki gerilemeye ilişkin, “2023’ün ortalarında 60 milyar dolarlara kadar çıkmıştı cari açığımız. Yıl sonunda 45 milyarlara geriledi. Bugün ocak ayında 37,5 milyar dolara kadar cari açığın düştüğünü görüyoruz. Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri cari açık.” değerlendirmesinde bulundu.
Sürdürülebilir kalkınma açısından cari açığı belli bir seviyeye çekmek durumunda olduklarını dile getiren Yılmaz, “Burada da son derece olumlu bir gelişim trendi içinde olduğumuzu rakamlarla görüyoruz. Baktığınızda mayıs ayından ocak ayına 22,6 milyar dolar bir düşüş var cari açıkta. Bu iyileşmenin özellikle son dönemde ihracatçımızı destekleyen, ithalatı azaltıcı politikalarımızın ve dış ticareti dengelemeye dönük politikalarımızın burada etkili olduğunu söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.
“Kadın istihdamının ciddi bir potansiyel ve şans olduğunu düşünüyorum”
İstihdamda ocak ayı işsizlik oranının yüzde 9,1 olduğunu ifade eden Yılmaz, 2023 yılının işsizlik oranını tek haneli rakamlarla kapattıklarını aktardı.
Türkiye tarihinde istihdam oranının ilk defa yüzde 49’a çıkmasının sevindirici bir gelişme olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Özellikle son çeyrekteki artışta kadın istihdamının katkısı da çok dikkat çekici ve sevindiricidir. Giderek kadınların iş gücüne katılımı ve istihdamında hızlı bir gelişim gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Kadın istihdamının ciddi bir potansiyel ve şans olduğunu düşünüyorum. Artık kadınlar, geleneksel olmayan alanlarda da daha fazla istihdam edilmeli diye inanıyorum. İş gücü ihtiyacımız da bunu gösteriyor. Kadınların mesleki eğitimi arttıkça daha fazla kadın istihdamı göreceğiz. Bu iş gücü açığının kapanmasında ve girişimciliğin artmasında önemli bir katkıda bulunacak diye de inanıyorum.
Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde politikalarımızı hayata geçiriyoruz. Yüzyıllık bir Cumhuriyet olarak bu birikimler zemininde ülkemizi daha ileriye taşıma gayreti içindeyiz. Bunun için para ve maliye politikaları dışında üçüncü başlığımız yapısal reform başlığının da çok çok kıymetli olduğunu vurgulamak isterim. Bunun da özünü ülkemizde verimlilik artışını sağlamak oluşturuyor. Yeniliği desteklemek, verimlilik artışını sağlamak oluşturuyor.”