Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Bodrum ilçesinin su sorununun çözülmesi için kayıp kaçakları minimize edecek, çevre ve insan sağlığı açısından ve su kalitesini de yüksek tutarak maliyetleri minimize edecek çözümlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Özçelik, yaptığı açıklamada, turizm sezonunun başlaması ve artan sıcaklıklarla birlikte Bodrum’un içme suyu kullanma suyu ve sulama suyu açısından oldukça kritik bir döneme doğru girdiğini söyledi.
Mumcular Barajı’nda doluluk oranının yüzde 17 civarında olduğunu ifade eden Özçelik, geçen yıl bu oranın yüzde 48’lerde olduğunu ifade etti.
Bodrum’a içme suyu sağlayan diğer Geyik Barajı’ndaki doluluk oranının da yüzde 58’ler civarında olduğunu aktaran Özçelik, “Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 49’lar civarındaydı. Geyik Barajı’ndaki bu iyileşmenin en önemli nedenlerinden biri Milas Ovası’na sulama suyu temin eden ve Milas içme suyu temin eden Akgedik Barajı’nın devreye alınması. Bu dönem içerisinde Geyik Barajı’nın da bakım ve onarıma alınması da önemli etmek bunda.” dedi.
İçme suyu iletim hattı patlamalarının devam ettiğine dikkati çeken Özçelik, bayram öncesinde ve bayram sırasında Bodrum’un çok önemli bir kısmında farklı noktalarında su kesintileri yaşandığını vurguladı.
Sorunun çözümü için somut bir adımın atılmadığını belirten Özçelik, şunları söyledi:
“Sorunun çözümü için iki önemli husus tartışılıyor. Turgutreis deniz suyu arıtma tesisinin inşa edilerek devreye alınması ve Ekinanbarı’ndaki yarı tuzlu suyun Mumcular Baraj Gölü Havzası’na aktarılarak buradan şehre verilmesi. Durumun hassasiyetinin çok da iyi anlaşılmadığını düşünüyorum. Bir içme suyu ve sulama suyu rezervuarına tuzlu deniz suyunun doğrudan deşarjı kabul edilebilir bir durum değil. Tuzlu deniz suyunun kullanılabilmesi için üç önemli faktörden söz edebiliriz. Maliyet, çıkan atıkların düzgün ve çevreye zarar vermeden bertaraf ve arıtılmış suyun gerekli mineral seviyesini eriştirerek insan sağlığı açısından tehdit olmayacak bir değere eriştirilmesi.”
Özçelik, tüm bu süreçlerin yüksek maliyet ve yoğun yüksek teknoloji gerektirdiğini ifade ederek, “Kayıp kaçakları minimize edecek, çevre ve insan sağlığı açısından ve su kalitesini de yüksek tutarak maliyetleri minimize edecek çözümlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.