“`html
Toplumun farklı kesimlerinde sıkça karşılaşılan bir sorunu ele alan, insan hayatının her döneminde hissedilen fakat nadiren konuşulan bir kitabın yayımlandığını duyurmanın heyecanını yaşıyoruz.
Bu sorun ne mi? Erkekler, babalar ve oğullar…
bu eser, Türkçeye Ketebe Yayınları tarafından kazandırıldı.
Bu kitabın cesurca yazıldığını belirtmek gerekir. Önemli bir diğer nokta,
kitabın ön sözünü Psikiyatrist Mustafa Merter kaleme aldı.
Mustafa Hoca’nın tavsiyesiyle Ketebe tarafından okuyucularla buluşturuldu.
Mustafa Hoca, Reeves’in dikkat çektiği unsurların yanı sıra, cesaretle ele aldığı zor konulara da değindiği kapsamlı bir ön söz kaleme almış. Geçtiğimiz yılki etkileyici Hekaton ve Son Tango eserinin yazarına atıfta bulunarak, küreselci zihniyetin insanlığı yeniden biçimlendirme çabalarına dikkat çekiyor. “
Çözülme, baba otoritesinin zayıflamasıyla başladı.”
diye vurguluyor.
Amerikalı Richard V. Reeves’in Babalar ve Oğullar kitabı bu etkileşimlerin arka planını sosyolojik, ekonomik ve psikolojik bakış açılarıyla irdeliyor.
Acil çözüm gerektiren bir krize dikkat çekiyor. Bu krizin pek çok yönü bulunmakta.
Peki, Adamlar ve Oğullar okuyucularına ne tür mesajlar veriyor?
Üç erkek çocuğu babası olan Reeves, bu eserde modern erkeğin karşılaştığı sistematik zorlukları ele alıyor. Kitapta yer alan bazı önemli noktaları Mustafa Merter Hoca’nın tespitleriyle özetlemek istiyorum:
Reeves’in gözlemlerine göre, kreş dönemi itibarıyla kızlar, erkeklerden iki yıl ileri bir zihinsel olgunluğa sahip. Artan yöntemsel başarılarının arkasında yatan sebep bu olgunlaşma devresi. Eğitimdeki bu dengesizlik, ileriki aşamalarda da kendini hissettiriyor.
Hepimiz yapay zeka teknolojisinin potansiyelini konuşuyoruz. Ancak, bu kitabın içeriğinde erken teknoloji dönemlerinin yansımalarına dair önemli saptamalar bulunuyor. Otomasyonun hakim olduğu sektörlerde erkeklerin iş bulma oranları azalırken, kadınlar sağlık, eğitim ve hizmet alanında daha avantajlı konumda. Reeves, bu sorunu çözmek için erkeklerin eğitim ve sağlık sektörlerinde daha fazla yer alması gerektiğini savunuyor.
Amerikan toplumunda gerçekleşen değişiklikler, dünya geneline de işaret ediyor. Örneğin, Amerika’da kadınların aile geçimi için sağladığı katkı oranı %41’e ulaştı. Bu, babaların ailedeki rollerini de yeniden tanımlamak zorunda bırakıyor. Yazar, Avusturyalı feminist yazar İrina Dunn’ın “Bir kadının erkeğe duyduğu ihtiyaç, balığın bisiklete olan ihtiyacı kadardır.” ifadesine vurgu yapıyor.
Richard Reeves, ümitsizlik ve çaresizlikten dolayı, erkeklerin Amerika’daki ölüm oranlarının kadınların üç katı olmasının nedenlerini inceliyor. Araştırmalar, ailenin çökmesinin erkekler üzerindeki yıkıcı etkilerinden biri olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle uyuşturucu bağımlılığı yüzde 70 oranında erkeklerde görülmekte.
Kitapta, Amerika’da 90’lı yıllarda %3 olan sosyal yalnızlık oranının günümüzde %15lere çıktığı belirtiliyor. Birçok erkek ebeveyn evinden ayrılmak istemiyor, uzun süreli yalnızlık yaşıyor. Japonya’da, “Hikikomori” adı verilen ve kendilerini odalarına kapatan erkeklerin sayısı 500 bine ulaşmış durumda.
Reeves, boşanma oranlarındaki artışın erkek çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini gözlemliyor. Babasız büyüyen erkek çocuklarının eğitim başarısı oldukça düşük. Baba figürünün eksikliği, bu çocukların yaşamlarında ciddi zorluklara neden oluyor.
Yazar, kitabın son bölümlerinde, özellikle sol görüşlü çevrelerce sıkça dile getirilen “toksik maskülenlik” kavramını eleştiriyor. Erkeğin cesaret, sadakat ve kendini feda etme gibi erdemlerinin göz ardı edilip yalnızca olumsuz görüntüleriyle tanımlanmasının sorunlu bir yaklaşım olduğuna değiniyor.
Bu noktada, Mustafa Merter Hoca’nın Reeves’a yönelttiği bir eleştiri öne çıkıyor. Merter, yazarın cinsiyetsizlik akımının global etkilerine yeterince dikkat etmediğini söylüyor. “
Evet, erkeklerin sağlıklı yönleri zayıflıyor; ama aynı zamanda kadınlar da giderek maskülenleşiyor. Sağlıklı bir erkek kimliği, eşcinsellik ve cinsiyet kimliği konusundaki algılara karşı koruyucu bir etki oluşturabilir.”
diye ekliyor.
Babalar ve Oğullar, sorunları bazen net bazen yüzeysel ifade ediyor, fakat ortaya dikkat çekici bir tablo koyuyor. Yazar, potansiyel çözüm önerilerini de sıralıyor:
- Erkek çocukların okula geç başlatılması,
- Erkek eğitimcilere daha fazla yer verilmesi,
- Erkeklerin sağlık alanında daha fazla yer alması,
- Babalık müessesesinin güçlendirilmesi,
- Babalık destekleyen mesleklerin teşvik edilmesi.
Sonuç olarak, Richard Reeves yalnızca kendi ülkesinde değil, Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyayı etkileyen önemli bir meseleye parmak basıyor. Bilimsel verilere dayalı olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğinin büyük bir “eşitsizliğin” kapısını araladığını gözler önüne seriyor.
Kitaptan bir alıntıyla bitirmek isterim: “
Post-feminist bir dünya için tüm toplumun yararına bir erkeğe ihtiyacımız var.”
”
“`
More Stories
Bilecik’te Kaçakçılık Operasyonu
Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesi 12 milyar metreküp olacak
2025 Yılı Tarımda Verimlilik ve Katma Değerin Artırılması Programı Başladı